Ana içeriğe atla

Devil May Cry Övüyorum! Evet Baya Baya Övüyorum.

Geçenlerde oturuyorum, kafama bir şey dank etti, ben bayadır devil may cry övmüyordum! Dedim böyle olmaz dengelemeliyim, bu yüzden bu blog gönderisini yazmaya karar verdim. Belki bu şekilde biraz rahatlarım ümidiyle. Bu seriyle alakalı o kadar çok anlatacak şeyim var ki, neyi anlatsam nereden başlasam inanın bilmiyorum. O yüzden ben en iyisi geçmişimden başlayayım.

Nesin Ya Sen?

Öncelikle seriyle alakalı hiçbir bilgim yok iken bir gün (Aşağı yukarı 2019-2020 civarları olması gerek) Dost Kayaoğlu beyciğim aracılığıyla oyuna denk gelmiştim, o güne kadar bırakın Hack and Slash nedir bilmek, aksiyon türüne öyle bağlılığım dahi yoktu. Fakat görünüşte "Hmm aslında hoş gibi" diyip Devil May Cry 4'e atladım. Girdiğimde, tek hatırladığım şey karakter havadayken ateş edince havada asılı kalmasıydı, çok garip dedim ve herhalde benlik değil diyerek kenara çektim. Sonrasında ilerleyen aylarda bir daha deneme aşkı doğdu içime, neden bilmiyorum oyun kendine çekiyordu beni sanki. 

Birkaç ay sonrasında tekrardan oyuna atlamaya karar vermiştim. Fakaat, bu durum birazcık sıkıntılı geçecekti, ÇÜNKÜ KONTROLCÜM YOKTU. Oyun o kadar kontrolcü için dizayn edilmiş ki, tuşların klavyede neyi temsil ettiğini dahi göstermiyor size tutorial'da dahi, sanki gidip emulator aracılığıyla yüklemişçesine yani. Bu da benim daha ilk bölümden bocalamama sebep oldu haliyle, yana yuvarlanıp kaçma hareketini nasıl yapacağımı anlamam 15 20 dkmı almıştı tuş şemasını bilmediğimden örneğin. Ama bu detay haricinde oyun oldukca basit bir aksiyon oyunu gibiydi, sadece dikkatimi çekenler, kurşun sınırsızdı reload falan yoktu. 

Oyun sizi Nero ile başlatıyor ki, bunun da neden olduğu bariz, Dante gibi psikopatı baştan verse "LAN NOLUYO" diyip başta bırakan çok olabilirdi (onlardan biri de ben olurdum net). Oyuna başladım, ilerliyorum ki zaten Nero ile oynamak oldukça basit, düşmanları kendine çekip yere kapaklama özelliği saolsun oyunu baya kolaylaştırıyor. Sadece oyundaki bazı dizayn seçimleri ciddi sinirimi bozmuştu, bulmaca ve platform öğeleri. Bunlar her saniye gördüğünüz şeyler değil evet ama bazı bulmacalarda tam çözüme bakma ihtiyacı duymuştum. Platform öğeleri ise geneli sabit kamera açılı olan bir oyun için biraz işkence, ama çözülmeyecek değil nihayetinde.

Oyunun ortasına kadar öyle böyle Nero ile ilerledikten sonra, oyun bize Dante beyciğimi sunuyor. Karakterleri sonra anlatacağım detaylı şuan kendi deneyimimi anlatıp geçme niyetindeyim, Dante Nero'ya kıyasla çook daha zor bir karakter kullanması olarak, hele ki Nero'nun sahip olduğu kapma hareketi de olmadığından düşmana bizzat gitmek sürekli, çok fazla silah ve çeşit arasında seçim yapmak vs derken bocalamaya başlıyorsunuz, bana da öyle oldu. Daha Dante ile ilk bölümde ölmeyi başardım nasıl yapabildiysem. İşte sonrasında oyun öyle böyle 2 karakter ile sonlanıyor. Bazı bosslar ama ciddi anlamda beni sıktı, zor değil sıkıcılardı nedense zevk alamadım. Bu detaylar dışında ama oyun eğlenceliydi 15 saat gibi sürede bitirebildim. Klavye ile oynadığım için özellikle DANTE ile oynarken sinir oldum, sürekli stil silah kombo değiştir derken klavye ile tam bir işkence oluyor. Daha da üzerine içerik kıtlığı var oyunda bildiğiniz yarım bir oyun gibi yani, oyunda doğru düzgün boss savaşı olmadığından 3 4 tane boss ile 3 kere savaşıyorsun. Üzerine son boss fena olmasa da kapma ile counter hareketi yapmayı keşfedemezsen orada takılı kalıyorsun gibi gibi sebeplerden boss savaşları beni biraz üzdü yalan söylemeyeyim.

Oyunun ama en büyük sorunu içerik kıtlığıydı siz de duymuşsunuzdur muhtemelen, oyunda nero ile yaptığınız her savaşı, gezdiğiniz her yeri birebir dante ile tekrar yapıyorsunuz. Ciddiyim her biri tamamen aynı, bu baya üzücü çünkü aynı oyunu zorla 2 kere oynatıyor hissiyatı uyandırıyor. Amaaa bu detayları geçelim BUGÜN ÖVMEYE GELDİK.

Evet bu söylediğim kısımlarda oyun sıkıntılı olabilir, ama karakterleri o kadar kaliteli çeşitli ki gerçekten yerini kapatıyor bu sıkıntıların. Nero ile başlarsak, Nero oyunun başı için tam ideal karakter, farklı stil ve silahları yok ama çok basit ve aşırı kullanışlı bir mekaniği var. Nero'nun Red Queen adında bir kılıcı, blue rose adında bir tabancası var sadece. Bunlar da öyle çok güçlü değiller, asıl olay kolda. Devil Bringer adı verilen kol, düşmanları alıp size getiriyor, onları tutup yere çakarak çok yüksek hasarlar veriyor, sersemleyen düşman ve bosslara ağır hasar veriyor gibi gibi. Yani kullanması hem aşırı zevkli, hem de bir o kadar basit bir karakter kendisi.

Dante beyciğim ise başka seviye, dante birden fazla yakın ve uzak silahlara sahip ve bunlar arasında geçiş yapıp oynamak oynanışın temelini oluşturmakta, ama sadece durum bu değil. Stil denilen özelliklere sahip ve D-Pad aracılığıyla sürekli dante'nin stil özelliklerini değiştirebiliyorsunuz. Mesela Trickster seçerseniz havada dodge, düşmana ışınlanma gibi özellikler kazanıyorsunuz, Gunslinger alırsanız ateşli silahlarınız ölüm makinelerine dönüşebiliyor, Swordmaster alırsanız her türlü yakın dövüş için yepyeni hareketler kazanıyorsunuz, Royalguard ise parry mekaniği ekliyor oyuna ve her parry yaptığınızda dolan bir çember veriyor, dolduğunda düşmana çok güçlü karşı hasar verebiliyorsunuz, düşman saldırılarını da direkt kendisine yansıtabiliyorsunuz isterseniz. Yani zaten silahlar ile çeşitli olan oynanış stiller de eklenince manyaklaşıyor, ucu bucağı olmayan bir okyanus gibi oyunun savaş mekaniği.

Bu bir de sadece DMC 4 oyunu için değerlendirmemdi, daha sırada 5 var :)

Ya bi de 5'i oynamayı deniyim.

Yine her şey güzel giderken DMC 4 beyciğimi oynayalı böyle çok olmamış birkaç ay geçmiş üzerinden, DMC 5 oyunu gözüme çarptı. Hayatımda oyunlara 20 lira bile verirken içi cız eden ben DMC 4 oyununun üzerimde bıraktığı etki yüzünden gidip Deluxe edition falan alıp 110 lira bayılmıştım (Tabi o zamanlar 110 lira büyük para bakmayın şimdinin gözüyle). Bu sefer kol da vardı klavyeyle işkence devri de kapanmıştı miss. Oyunu bu sefer hikaye biçiminde değil de, direkt inceleme ve ÖVME karışık halde derinine inelim diyorum. Bu yüzden eğer ki spoiler yemek istemiyorsanız burada yazıyı fırlatıp atmanız önemle duyurulur hikayeye falan da dalıcam bu sefer.

Dante ve Onun Ekşın Dolu Geçmişi.

Oyunun hikayesi geçmişi de önce ufacık bi özetlersem, Dante diye bi oğlan çocuğu var, bunun babası Sparda adında bir eleman. Bu Sparda ve Dante şeytan, Dante'nin annesi insan ama düz bildiğin. İşte bu Sparda kendi köklerine ihanet ederek insanların safında şeytanlarla mücadele etmeye karar veriyor, sonra Mundus denen bi şerefsiz Sparda, Dante'nin anasını öldürüp, evlerini yakıp Sparda'nın gücünü kullanıp şeytan dünyasına hükmetmek istiyor. Sonra Dante de durduruyor fln, arada Trish diye bir sarışın hanım kız geliyor onu da Mundus yaratmış Dante'yi kandırsın diye anasına falan benzetmiş hatta, o da saf değiştiriyor Dante ile takılıyor falan. İşte bu mundus ile savaş kısımlarından önce Vergil diye bi velet çıkageliyor bu da Dante'nin ikizi, ama tam bi zıttı o da GÜÇ İSTİYORUM diye gezinen havalı bi çocuk, zaten yakışıklı havalı falan olmayanı franchise içine almıyorlar neyse. Bu da GÜÇ GÜÇ diye gezinip dante'nin babasından 2 oğluna verdiği kolyelerle birleştirip tüm babasının gücünü elde edip yine bir şeylere hükmetmek istiyor, yanında bir adam var keltoş o da vergil'ı aynı amaçtan kullanıp sonra satıyor, bunun kızı var Lady ölümüne nefret ediyo ondan annesini öldürmüş falan filan sonra kötüler kaybediyor Vergil hapsoluyor şeytan geçidine vs vs. Dante sonra bi dükkan açıyor Devil may cry diye işte şeytan avlama dükkanı. Daha da sonra Nero çıkageliyor böyle kyrie ve credo diye 2 kişiyle tarikatlara gidiyo istemeden takılıyorlar, kyrie ile nero aşkımsı bişeyler yaşıyor, dante gelip tarikat liderini öldürüyor, sonra nero sinirlenip saldırıyor o da Şeytanmış meğer falan, öyle sonra tarikat lideri de kötü çıkıyor plot twist sonrası birleşip yok ediyolar bitti gitti. Daha kısa anlatabilir miyim bilmiyorum ama tüm bilmeniz gereken kişiler ve olaylar bunlar, göndermeleri ve detayları saymazsak ilk 4 oyunun olay örgüsü böyleydi.

Havalı Mıyız Gençler

5.Oyundaki senaryo o kadar saçma, mantıksız ve HAVALI ÇOCUKLAR ŞEYTAN PARMAKLIYORLAR dışına çıkmıyor ki anlatmak cidden mantıksız geliyor. O yüzden olabildiğince kısa kesiyorum, SPOİLER var bak gerisini okuma oynayacaksan uyarıyorum son kez. Vergil işte yenilgi üstüne yenilgiye uğrayınca Dante kardeşinden, kılıcı böğrüne saplayıp insani tarafını söküp alıp Urizen adında bi şeytan oluyor. Bu da dünyayı emcüklemeye başlıyor. Ha bunu da, Vergil yamato'yu geri almak için Nero'nun şeytan kolunu kopararak alıyor, yamato kolun içindeymiş mantık neresinde bu işin anlamadım ama neyse. Sonra işte Nero intikam, Dante de öyle iş için bunu durdurmaya çalışıyor. İşi danteye götüren V diye biri, sonra öğreniyosunuz bu V vergil'ın insani hali. Bu oyundan anlıyoruz ki Vergil içten içe 2008 liseli emo tiplemesi hayranıymış. İşte sonra V ile Vergil birleşiyo, tüm olay "Dante gel kapışak artık daha güçlüyüm"e dönüyor, siz de "TÜM BU S***İĞİMİN SENARYOSU DANTE İLE VERGİL'I KAPIŞTIRMA UĞRUNA MIYDI" diyip öyle ayrılıyorsunuz. Son görevler sadece vergil ile teke tek atmak. Yani bence senaryo boş, ama en azından havalı bişeyler görüp gazlanıyoruz. Senaryoyu sallamayana da bu yeter gibi. Gerçi boş değil Vergil Nero'nun babasıymış bunu öğreniyoruz ama yani boş işte.

Oynanış 1: NERO VE ONUN LANET KOLLARI

Nero beyciğimizin kolunu pederi çalınca mecburen gidip mekanik kollar takıyor oyun boyunca. Nero başta da anlattığım gibi basit bir karakter. Kılıcının yaptığı hareketler komplikelikten uzak, tabancası güçsüz, tamamen kombo odaklı ve oyuncuyu oyuna ufak ufak ısındırmak adına yapılmış bir dizayn, fakat bunu yaparken Nero'yu niteliksiz yapmıyorlar. O basitlikte bile havalı gözükmenizi sağlıyorlar. Mekanik kolların özellikleri çok çeşitli ve güzel, fakat kullanışsız. Çünkü geçiş yapılamıyor, tek darbede kırılıyor, ve oyunun başına kıyasla pahalılar. Yani biraz riski göze almanız lazım fakat ben çok kollar konusunda risk hissetmedim. Çeşitlilik ise harika, kollları açıklamayacağım siz kendiniz bakın keşfedin, hele ki oyunu bitirdiğinizde ve para sıkıntınız ortadan kalktığında kullanması daha tatlı oluyorlar. Onun dışında Nero'nun oyun boyunca bir Devil Trigger'ı yok. Soracaksınız şimdi bana Devil Trigger ne diye, bu düşmana saldırdıkça dolan, açıldığında hız ve hasar bonusu veren, kombonun bölünmesini önleyen, yeni hareketler de ekleyen bir boost barı denebilir. Oyunun sonunda kazanıyor bunu Nero, ve bunun yanında 4.oyundan tanıdık olduğunuz koluna da sahip oluyor. Hem mekanik kollar, hem de düşmanı manyak eden kol özelliklerini düşündüğümüzde oyun çok tatlı bir hal alıyor. Dediğim gibi Nero olabildiğince oyuncuyu komplikeliğe boğmamak için dizayn edilmiş, ve bunu oynarken de anlıyorsunuz oldukça basit bir sistemi var Nero'nun ve halen çokça havalı evet.

Oynanış 2: V VE BU NE? SEKANSLARI

Gelelim Emo beyciğimize, bu adam hiçbir şey yapmıyor saldırmak için. Tek yaptığı bir kuş ve bir kaplana komut vermek. Evet bu kadar. Bi de devil trigger ile büyük bir golem çağırıyorsunuz falan filan. Hem kombo yapma amacıyla kullanması eğlenceli değil kesinlikle, hem de oyuncu hiçbir şey yapmadan rasgele tuşlara bassa dahi SSS kombolara ulaşıyor. Ha tabi SSS fln ne açıklamadım oralara karakter tanıtımlarından sonra geliriz. Yani biraz anlamsız ve sıkıcı bence V ile oynamak, yani birine komut vermek Hack and Slash külliyatına pek uymuyor sanki be.

Oynanış 3.1: DANTE VE "*** ÇOCUKLARI BU ÇEŞİTLİLİK NE?" SEKANSLARI

Gelelim DÜNYANIN EN HAVALI OYUN KARAKTERİ (Vergil'ı saymazsak, o yoksa tek atar) Dante beyciğime. Yani öyle bir karakter düşünün ki, 65 saat oynadıktan sonra bile hala yeni hareketler keşfediyor, kendimden geçiyorum öyle bir karakter olmuş Dante. Öncelikle, yakın mesafe silahlarımız kılıcımız, kılıcımız bu sefer beraberinde summon kılıçlar da çıkaran özel ve HAVALI bir kılıç ama onun dışında klasik yani. 3 parçalı bir mızrağımız, ki adı KİNG CERBERUS olarak geçen bu silah tek başına bir oyunda tek silah olsa yine sıkmaz öyle bir çeşitli hareket şemasına sahip. Hem 3 parçalı buz elementli bir silah olarak, hem tek bir ateş yayan yakıcı bir sopa olarak, hem de her tarafa elektrik yayan deli bir mancuka (ya da nasıl yazılıyorsa o işte) kullanılabiliyor, ve daha ne skiller var buna bağlı gerçekten benzersiz bir silah olmuş. Balrog adında bir silahımız var ki bu 2 türlü kullanılan bir silah, ister yumruk ile vura vura, isterseniz tekmeler ile adeta dans ede ede dövüyorsunuz. Ve bu tekme yumruk olayı o kadar benzersiz ki tek silahta 2 silah taşıyormuş hissiyatı alıyorsunuz. Bitti mi sandınız, yook :) Bir de üzerine Dante beyciğimin motoru var. Evet motor, baya. MOTOR İLE ŞEYTAN DÖVÜYORSUNUZ. Şaka gibi geliyor hiç görmeyince ama evet doğru. İsterseniz 2 parçaya ayırıp döndüre döndüre, isterseniz binerek ağızlarına süre süre motorla fantezi uyguluyorsunuz. Bunu kaç oyunda yapabilirsiniz lütfen rica ediyorum düşünün BU NE ARKADAŞ? Yine mi bitti sandınız, hehe daha uzak mesafe silahlarımız var tabii ki. Tabancalarımız var Ebony ve İvory adında klasikler kullanımları eğlenceli falan. Pompalımız var yakın mesafeden düşman dinlemeden parçalayan iş gören bir silah yine, ama özel olanları diğer ikisi. Birincisi Şapka. Evet motor çok mu saçma geldi, o zaman size ŞAPKA SİLAHI VERELİM. Şapka'nın olayı ne derseniz, burada biraz risk ödül şeysi giriyor. Şapkamızın bir cephanesi var, bu da Red Orb'larınız. Yani paranız kısaca, eğer paranız yoksa şapka ile hasar veremezsiniz. Amaa, şapka ile delice para kazanabilirsiniz. Şapkayı başka düşmanlara fırlatıp onlara verdiğiniz her hasarda normalde aldığınızın onlarca katı parayı cepleyebiliyorsunuz, tabi hasar alırsanız kaybediyorsunuz ki işin risk kısmı biraz burada. Eğer ki yeterince şapkayı kurcalar ve son seviyesine getirirseniz işte o zaman fantezi kısmına giriyorsunuz. Bir kere en çok hasar veren silah net şekilde bu, ne kadar para o kadar hasar mantığıyla taramalı tüfek gibi para yağdırıyorsunuz düşmanınıza, tabi düşman da normalden daha fazla para kazandırıyor yine. Ama ben daha da abartı bişeyler istiyorum diyorsanız, Şapka ile orb meteorlarını verelim size, bu orb meteorları şarjlanarak çalışıyor ve en üst seviyede bossların hepsi (Son boss dahil) ne var ne yok tek atıyor, yani yeterince paranız varsa her şeye tek atabiliyorsunuz böyle garip bir şey bu şapka. Daha bir sürü özelliği var para kalkanı, para droneu falan onları siz oynayıp kendiniz keşfedin kesinlikle. Ve hayır hala bitmedi, daha BAZUKALARIMIZ VAR. Kalina ann adında bir bazuka alıyorsunuz oyunda, ve biraz keşif duygunuz var ise oyunda bir yerlerde 2. bazukayı da bulup çift tabancavari bir çift bazuka elde ediyorsunuz. EVET ÇİFTE BAZUKA. Bu bazukaları tek başına kullanmak bile eğlenceliyken, ikisi beraber ne fanteziler çıkıyor ortaya yine bir bilseniz, deneyin yine kesinlikle bunu da.

Oynanış 3.2: DANTEYİ ANLAT ANLAT BİTMİYOR

Silahları anlatmak bile işkenceyken daha stil konusuna bile derinlemesine giremedim. İlk başta kısaca anlattığım stiller bu oyunda da mevcut ve zaten geniş olan silahların üzerine bunları başka şekillerde kullanmak da gelince işin büyüsü gerçekten çoğalıyor. Trickster mesela, hem düşmana ışınlanma, hem dodge için kullanılabiliyor ve oldukça kullanışlı. Özellikle bosslarda çok arayacaksınız emin olun. Swordmaster ise benim favori olanım, motora birleştirip üzerine binme, kılıca summon saldırıları, king cerberusa element saldırıları, balrog ile dans ede ede düşman dövme özelliklerini bu stil üzerinden kullanıyorsunuz. Gunslinger ateşli silahlara yeni saldırılar ekliyor ki, yukarıda anlattığım şapka ve bazuka ile saçma sapan şeyler yapmak için birebir. Royalguard var ki o da blokla güç toplayıp hasar çıkarma üzerine, ben bunu ne yaparsam yapayım kullanamadım olmuyor zamanlamayı tutturamıyorum nedense. O yüzden pek kurcalamadım öyle bıraktım kaldı işte. Dante de bu şekilde, ellerim acıdı artık Dante'yi anlatmaktan yok böyle bir karakter ya. Bu oyundaki her bir karakteri alıp bambaşka oyun olarak sunsalar hepsi ayrı ayrı başyapıt sayılacakken tek bir oyundu bu tüm anlattıklarım (V'den şüpheliyim gerçi).

Bonus: VERGİİİİİİİİL

Vergil benim net şekilde oynamaktan en çok keyif aldığım karakter DMC 5 oyununda, ve bunu öylece söylemiyorum. Dante'ye kıyasla hareket sayısı ve silahları biraz daha az, ama yaptığı her hareket havalı.
Öncelikle 3 yakın silahı var, bir de fırlatılabilen summon kılıçları var. İlk silahı Yamato adında bir kılıç. Bu kılıç gerçek anlamda havalılığın sözlük tanımı olsa gerek, komboların hepsi ama hepsi o kadar havalı ki, oynarken her saniyesinde kendinizden geçiyorsunuz. Diğer silahımız Mirage Edge adındaki bir kılıç, yamato kadar havalı olmasa da Dante'nin kılıcına benzer hareket şemasıyla çeşitlilik sağlıyor. Son silahımız Beowulf. Bu silah ile yumruk ve tekmeleri bir arada kullanarak muazzam zevk veriyor. Vuruş hissi olarak gücüyle anında kendini belli ediyor zaten bambaşka bir şey bu Beowulf. Uzaktan atılabilen kılıçları ise,tam olarak hasar amaçlı değil de kombo sayacı için daha çok yararlı gibi, sizin etrafınızda dönen, düşmanı kıskaca alan, 6 tane taramalı gibi atıp kombo sayacını uçuran gibi gibi bir sürü yine hareket çeşitliliği var. Vergil'ın ama asıl olayı konsantrasyon barı adındaki şey. Bu bar siz düşmanları hasar almadan dövdükçe doluyor ve Vergil'ı hem güçlendiriyor, hem de yeni hareketler ile ultileri açıyor. Her silahın ayrı bir ultisi var, ve diyecek lafım yok gidin kendiniz bakın. (HAVALI). Yani bu şekilde, böyle kısa anlattığıma bakmayın Dante'den aldığım zevkin 3 5 katını aldım çok rahat öyle bir karakter kendisi. Kesinlikle DLC ile alın bunu bir şekilde lütfen Vergil'dan mahrum kalmasın bir nesil.

Biraz Da Oyunun Kendisi Falan

Karakterleri aştığımıza göre oyuna gelelim, oyunun vuruş hissi o kadar güzel ki, dövdüğünüz her düşmanda böyle o tatmin duygusu, atılan stres, havalılık, bambaşka bir şey ya. Yakın dövüşte çok az oyun böyle vuruş hissine sahiptir eminim. Bosslar ise çeşitliler, fena değiller ve epik sayılırlar. Hele ki vergil, epik olmasa da çok havalı kardeşim ya bu ne böyle?! Bir de unutmadan şu Kombo sistemine geleyim, oyunda ne kadar farklı hareketle, silah ile, kombolar ile havalı hareketler yapıp düşman pataklarsanız kombo sayacınız ona göre yükseliyor. D, C, B, A, S, SS, SSS olarak sınıflandırılıyor ve yükseltmek, hele ki SSS yapmak hiç kolay değil biraz pratik gerektiriyor. Aynı hareketi güçlü diye spamlayınca çünkü yükselmiyor, sürekli kombo ve silahları değişimli kullanmanız gerekiyor. Oyunun düşman modellemeleri falan oldukça hoş güzel, ama mekan tasarımları çok tekrar ediyor ve sıkıcı. Ama hoş ki etrafa bakacak zamanı pek bulamıyorsunuz pek dert saymıyorum ondan bunu. Müzikler harika gerçekten, Casey Edwards kişisinin Devil Trigger şarkısı hele ki muazzam, oyun içinde gaza getirme işlevini müzikler çok iyi yerine getiriyor yani. Ve bu kadar başka da pek diyecek bir şey bulamıyorum her şeyi anlattım. Yani oyunla alakalı tek eleştirim mekan tasarımı olur (Bir de sallıyorsanız eğer ki Hikayesi), geri kalan her şey harika. Tek kelime ile bitirmek istiyorum, BAŞYAPIT. Oynayın, oynattırın...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

E Bu Çok İyiymiş - Xbox 9.Nesil Oyun Kolu İncelemesi

Daha yeni sizlere bir yazı paylaştım, bu yazıda 2 adet imitasyon kol, ve hesaplı olmasına rağmen harika bir performansa sahip logitech oyun kollarını beraber her açıdan irdelemiştik. Şimdi, ben bu yazıyı yazdığımda f310 modeli 2 3 yıllık serüveninin sonuna gelmek zorunda kaldı, çünkü Lb tuşu bir düşürme sonucu çalışmaya devam etse de hissizleşti, yani basıp basmadığınızı anlamıyorsunuz ama bastırdığınızda bir şekil çalışıyor gibi düşünebilirsiniz. Ben de bunun sonrasında fellik fellik yeni oyun kollarını araştırmaya başladım. Önümde 2 seçenek vardı, ya ucuza yönelecektim ve geleceği pek düşünmeyecektim, ya da bir çılgınlık yapıp almışken tam alayım diyecektim. Yazının başlığından hangisini seçtiğim malum gibi 😅 Aldım kendisini, hemen ertesi gün kapıma geldi, ve evet taksitle aldım tekte ödeyecek maddi durumum yoktu maalesef :') Beklentim de, tamamiyle stabil her şeyi düzgün çalışan sorunsuz bir kol olmasıydı. Ve galiba da elde ettim, birkaç pürüz dışında en azından... Bu pürüzleri...

Yapay Zeka Kapışması V2 - Copilot vs Gemini vs ChatGPT

 Ben ilk defa bu kapışmayı yapalı 2,5 ay geçti, ve bu sırada düşündüğümden çok daha fazla gelişme gördük. Ben de dedim ki, madem geliştiler bir daha kapıştıralım geleceğin asistanlarını. Bu sefer biraz puanlama tarafına da gireceğiz, ve sonda kategorileşmiş ve toplu halde kimin daha iyi olduğuna her yönden karar vereceğiz. Eski yazım için  Geleceğin Asistanları, Fakat Hangisi En İyisi? (ChatGPT vs Microsoft Copilot vs Google Bard) (alphardal.blogspot.com)  linkine tıklayabilirsiniz. Ama önce şuradan başlayalım, 2,5 ayda ne değişti? Copilot'un tasarımı elden geçirildi, GPTs denilen özellik hem ChatGPT hem de Copilot'a geldi, Copilot'a eklentiler dahil oldu, ChatGPT ile sesli konuşma özelliği geldi, Bard direkt olarak kimlik değiştirdi, modeli güncellendi ve tasarımı yine değiştirildi, yeni adı Gemini olan Bard'ın mobil uygulaması çıktı vs vs. Evet, bunların hepsi son 2.5 ayda oldu, ciddi manada sert bir kapışma var ortada ve tüm modeller birbirlerine ayak uydurma çabasın...

50 mp giriş seviyesi kameralar neden 48 mp giriş seviye kameralardan daha kötü?

 Evet bu konu birazcık benim pazarlama argümanlarına saldırım gibi olacak, çünkü insanları pazarlama yöntemleri ile kandırmanın peşindeler belli ki. Ortada şöyle saçma bir kanı var, aynı fiyat etiketindeki iki telefona bakıyor mesela Mehmet diye biri, Mehmet telefonlardan pek anlamıyor ve sayılara bakarak karar vermek istiyor. Birinde 48, diğerinde 50 mp kamera görünce matematik bilgisiyle 50>48 diyerek 50 mp kameranın daha iyi olduğu kanısına varıyor. Amma velakin detaya indiğimizde durum pek öyle değil. Öncelikle Sony'nin orta üst segmentteki telefonlarda kullanılan 50 mp sensörü konumuzun dışında, o sensör bambaşka bir kitleye hitap ediyor. Biz giriş ve orta seviyedeki telefonların sensörlerini baz alacağız. En basit örnek ile redmi note 10 ve redmi note 11 farkına göz atalım. Note 10 sensör olarak Sony IMX 582 48 mp'lik sensörünü kullanırken, Note 11 sensör olarak Samsung JN1 50 mp'lik sensörünü kullanıyor. Şimdi Mehmet olduğumuzu varsayarsak, Note 10 eski model 1 yı...