Ana içeriğe atla

2 Haftalık Deneyim Sonrasında - Samsung A24 Yarı Uzun Kullanım Testi

 İlk yazımın linkini atayım ben önce de, ilk izlenimlerime oradan ulaşabilirsiniz: https://alphardal.blogspot.com/2024/01/vergi-indirimli-haliyle-rakipsiz.html

Bundan tam 2 hafta önce temin ettiğim Samsung A24 ile 2 hafta geçirdim, ve iyisiyle kötüsüyle yaşatacağı ortalama deneyim artık bariz şekilde belli duruyor. Bugün konuşacağımız konular da bunlar. Çok teknik detaya falan da boğmayacağım sizi, sadece deneyim göreceksiniz bu yazıda.

Şimdi, öncelikle telefonun tasarımı çok hoş. Samsung bir tasarım dili tutturdu, öyle bir tasarım dili ki elimdeki telefon ile yeni çıkan Yapay Zeka (Ama ne Yapay, önceki yazımı okursanız anlarsınız :D) ile çıkan s24 ile hiç fark göremezsiniz. Kamera dizilimi, genel tasarım hatları oldukça benzer. Ama ne zaman ekranlar açılırsa orada yaniii fark görürsünüz haliyle.

Ekran çok hoş ya, bundan uzun uzun bahsetmiştim önceki yazımda ve hala fikrim aynı. Parlaklığı, canlılığı, kontrastı, akıcılığı. Eksiksiz tam olarak, Always On Display de var ve baya güzel çalışıyor, hoş duruyor ya telefon her şeyden öte.

Neyse buradan direkt performansa atlarsak, telefonun performansı tam olarak beklediğim gibi. Hızlı, atik, ama sürekli değil. Bu süreklilikten kastım, bazen telefonda arayüzde animasyonda kasılma tarzı durumlar olabiliyor, fakat telefonun genel akıcılığına pek etki etmiyor gibi de. Bu durumlar haricinde telefon oldukça hızlı çalışıyor. One UI çok temiz bir arayüz olmadığından yük bindiriyor cihazlara, fakat bir MIUI kadar da değil en azından, MIUI üzerine yük bindirmiyordu üzerine oturuyordu telefonun. (Burayı 1 hafta sonra yazıyorum, bu bahsettiğim kasılmalar arayüz kasılması değilmiş, navigasyon hareketlerini açtığınızda meydana gelen bir şey. Eğer ki siz normal 3 tuş haliyle kullanacaksanız bu dediğim kasılmalarla karşılaşmayacaksınız) Fakat, bu animasyonlarda bazen gerçekleşen aksamalar haricinde telefonun arayüzünün, animasyonlarının ve ek özelliklerinin birebir S serisiyle aynı olması da, sizlere nihai Samsung deneyimini vaat ediyor, ki bu da baya hoş. Sadece Good Lock, Dex vb birkaç oyuncaktan mahrum kalıyorsunuz. Oyun performansı nasıl derseniz, valla ben pek oyun oynamam, tek oynadığım oyunlar genelde satranç, batak vb gibi basit şeyler. Ama denemek için Call Of Duty ve DMC mobil versiyonunu denedim, ikisi de akıcı çalışıyor 60 fps gösterdiler bana, ve en önemlisi kasma donma durumları olmadan bunları stabil şekilde verdiler. Çok oyun odaklı değil işlemcisi, fakat bence idare eder yine de eğer oyuncuysanız. Günlük kullanım için daha ideal bir telefon ama kesinlikle.

Yalnız şunu söylemeliyim, arayüzdeki ince detaylar cidden çok hoş olmuş. Mesela, bir widgeta basarsanız animasyon widgettan devreye giriyor, ve çıktığınızda yine animasyon widgeta doğru dönüyor. Veya, aynı iPhone'lardaki gibi aynı boyuttaki widgetlardan yığın oluşturabilir, kaydırarak geçiş yapabilirsiniz. Ben mesela, adım, ekran süresi, ve optimizasyon widgetlarını sıraladım, tek bir satırda 3 widget kullanmış oldum böylece. Dolby Atmos ile gelmesi yine çok hoş, kulaklık ile müzik dinlemeye bayılan ben için güzel özellik artı puan. Ama en sevdiğim kenar paneli, belirli bir alanın kenarından çekerseniz kenarda sütun halinde menü açılıyor, burada sık kullanacağınız uygulamaları, kişileri, komutları, araçları, hava durumunu, ve daha bir sürü seçenek arasından seçebileceğiniz şeyler ile kişiselleştirebiliyorsunuz. Bu uygulamaları sürükleyerek açılır pencere, çoklu uygulama menüsü gibi farklı şekillerde açabiliyorsunuz. Tek el modu harika ve işlevsel, kullanımı kolay. Açılır pencereye geçişin birden fazla yolu var, ve kullanımı da yine çok çeşitli. Böyle irili ufaklı bir sürü araç ile kullanımınız ciddi manada çeşitleniyor, kesinlikle kullanmaktan en çok keyif aldığım arayüz net şekilde One UI oldu şu ana kadar. Siz de bir Samsung alırsanız uzunca kurcalayın ne var ne yok diye, işinize yarayacak bir sürü şey bulabilirsiniz eminim.

Ram'in 6 gb olması cidden ferahlattı beni yalnız, Samsung arayüzü de ram konusunda MIUI kadar cimri olmayınca sonuç olarak arka planda çokça uygulama tutabildiğiniz, daralmayan kasılmayan bir kullanım ortaya çıkıyor. Siz siz olun, 4 gb ram mevzusuna artık çok yaklaşmayın, günümüzde pek kurtarmıyor 4 gb maalesef artık bizleri.

Kamerası konusunda aslında beklentim çok düşüktü, anlatmıştım ilk izlenim yazımda OIS var evet ama sensör pek kaliteli değil diye. Fakat, Samsung işleme gücündeki tecrübesiyle en azından renk, netlik bakımından oldukça kullanılabilir fotoğraflar çıkartıyor. Gere gündüz, gerek gece çektiğim fotoğraflarla denedim, ve bence bu sensöre göre oldukça iyi. Amaaaa, dediğim gibi bu sensöre göre. Gidip a34 ile, a54 ile karşılaştırma gafletine düşerseniz, sonuçlar sizi hayal kırıklığına uğratabilir. Ama benim kullanımımda birisi, yani anı için fotoğraf çeken, ya da eğlencesine ciddiye almadan çeken birisi için bu kamera ideal gibi. Geniş açı da yine hakeza, 5 mp olmasına rağmen instagrama vs atsanız kimse yadırgamaz, tabi siz bu dediğimi gece yapmayın yine de :D Makroyu denemedim bile zaten, 2 mp makro yok sayıyorum ondan. Ön kamera da hoş, çok da bir şey beklemeyin ama güzel yani.

 Bataryası ama efsanee, yani ben günlük kullanımımla bitirmeyi beceremiyorum, yüklenmem gerek bitirmek için ancak, yoksa bitmiyor pil. Çok verimli kullanıyor pili a24 ki, bu çok hoş. Yerine göre 2 gün bile yetirirsiniz az kullanımla, ben 1.5 2 arası tutturmuştum hatta bir ara. Şarj durumu ise, 25w ile 1.30 saat altında şarj oluyor. Bundan çok şey beklemeyin, ama acil bir durumda 30 dkda 50 gibi şarj olması en azından acil bir durumda can kurtarabilir.

Başka da anlatacak bir şey yok gibi, telefonun bu animasyon kasılmaları durumu haricinde ben geri kalan her şeyden şimdilik memnunum. Bu fiyata tek bir noktada pik yapmış cihaz seçmektense her noktasından ortalama olan bir ürün seçmek uzun vadede daha önemli, bu yüzden a24 bu söylediğim kriterler bakımından önemli bir rakip. İlk yazımı, ve bu yazımı göze alarak kendiniz durumu mukayese edebilirsiniz. Umarım yardımcı olabilmişimdir, başka yazılarımda görüşmek üzere...

En Popüler Yazılarım

50 mp giriş seviyesi kameralar neden 48 mp giriş seviye kameralardan daha kötü?

 Evet bu konu birazcık benim pazarlama argümanlarına saldırım gibi olacak, çünkü insanları pazarlama yöntemleri ile kandırmanın peşindeler belli ki. Ortada şöyle saçma bir kanı var, aynı fiyat etiketindeki iki telefona bakıyor mesela Mehmet diye biri, Mehmet telefonlardan pek anlamıyor ve sayılara bakarak karar vermek istiyor. Birinde 48, diğerinde 50 mp kamera görünce matematik bilgisiyle 50>48 diyerek 50 mp kameranın daha iyi olduğu kanısına varıyor. Amma velakin detaya indiğimizde durum pek öyle değil. Öncelikle Sony'nin orta üst segmentteki telefonlarda kullanılan 50 mp sensörü konumuzun dışında, o sensör bambaşka bir kitleye hitap ediyor. Biz giriş ve orta seviyedeki telefonların sensörlerini baz alacağız. En basit örnek ile redmi note 10 ve redmi note 11 farkına göz atalım. Note 10 sensör olarak Sony IMX 582 48 mp'lik sensörünü kullanırken, Note 11 sensör olarak Samsung JN1 50 mp'lik sensörünü kullanıyor. Şimdi Mehmet olduğumuzu varsayarsak, Note 10 eski model 1 yı...

Anker Bu İşi Çözmüş! - Q30 İncelemesi ve Q10i Karşılaştırması

Aylar hatta yıllar boyu arayış içinde olduğum kulaklık serüveninde, kimi iyi kimi kötü kulaklıkları deneyim ettim ve şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki, arayışım sona erdi. Mükemmele en yakın kulaklığı galiba buldum bu sefer. Anker markasıyla tanışıklığım aslında kulaklık ile olmadı, bluetooth hoparlör ile oldu. Jbl go 2 modelinin 200 250 civarına satıldığı dönemlerde anker'in ona rakip bir bluetooth hoparlörü 120 liraydı. Ben de beklentiye girmeden yorumların da inanılmaz pozitif olmasıyla aldım ve sonuç, JBL HALT ETMİŞ! Sırf popülarite ve marka bilinirliği kullanılarak artık pek ekonomik olmayan jbl modelleri, üzerine artık ciddi bir rakibe sahipti anlaşılan. Bu hoparlör galiba o paraya alabileceğim en iyi hoparlördü çünkü, daha iyisi o dönemde yoktu imkansızdı olamazdı zaten hele ki o fiyata. Ses yüksekliği, bas performansı, boyutu gibi konularda her şekilde mükemmele yakın bir üründü. 3W hoparlörler arasında bence JBL ile zirve noktada gösterilmesi gerekti hatta. Fakat z...

Yapay Zeka Kapışması V2 - Copilot vs Gemini vs ChatGPT

 Ben ilk defa bu kapışmayı yapalı 2,5 ay geçti, ve bu sırada düşündüğümden çok daha fazla gelişme gördük. Ben de dedim ki, madem geliştiler bir daha kapıştıralım geleceğin asistanlarını. Bu sefer biraz puanlama tarafına da gireceğiz, ve sonda kategorileşmiş ve toplu halde kimin daha iyi olduğuna her yönden karar vereceğiz. Eski yazım için  Geleceğin Asistanları, Fakat Hangisi En İyisi? (ChatGPT vs Microsoft Copilot vs Google Bard) (alphardal.blogspot.com)  linkine tıklayabilirsiniz. Ama önce şuradan başlayalım, 2,5 ayda ne değişti? Copilot'un tasarımı elden geçirildi, GPTs denilen özellik hem ChatGPT hem de Copilot'a geldi, Copilot'a eklentiler dahil oldu, ChatGPT ile sesli konuşma özelliği geldi, Bard direkt olarak kimlik değiştirdi, modeli güncellendi ve tasarımı yine değiştirildi, yeni adı Gemini olan Bard'ın mobil uygulaması çıktı vs vs. Evet, bunların hepsi son 2.5 ayda oldu, ciddi manada sert bir kapışma var ortada ve tüm modeller birbirlerine ayak uydurma çabasın...

VIP Yapay Zekalar - Ücretli Yapay Zekalar Arasındaki Mücadele V3 (ChatGPT - Copilot - Gemini)

Bunu yapay zeka karşılaştırması V3 olarak da alabiliriz, ama bu seferki konuklarımız ücretli modeller. Hangisine para verilmeli, neler kazandırır para vermek, veya vermeden de hayata devam edilebilir mi? Tüm bu sorulara bu yazı sonrası cevap bulacağız hep birlikte. Bu seferki yazıda yine yapay zekaları ayrı ayrı değerlendirmeye çalışacağım, ve sonda da yine genel bir değerlendirmemiz olacak. (Başlamadan önce ek bilgi olarak düşeyim, maalesef Copilot Pro versiyonu elimde yok, ama ücretli de ücretsiz de aynı model kullanıldığından, sadece hız farkettiğinden çok etkiler bir durum olmayacak karşılaştırma için) Öncelikle eski kraldan başlayalım; Copilot Pro Dediğim gibi Pro versiyonu elimde yok, ama arayüzü olsun, kullanılan GPT 4 turbo modeli olsun durum pek farketmiyor zaten o yüzden karşılaştırmaya katabilirim diye düşünüyorum. Arayüzü hemen sizlere göstereyim; Bilindik arayüz halen devam etmekte, yukarıda dönen örnek promptlar ve görselleştiren resimler, altında 3 stil seçimi, onun da a...

Akıllı Saat Budur İşte - Samsung Galaxy Watch 4 Classic Uzun Kullanım Deneyimleri

 Yaklaşık 4 ay önce aldığım bu saat, benim şu ana kadar vazgeçilmez bir parçam olmayı daha şimdiden başarmış vaziyette, ki bunu yapması pek sürpriz sayılmamalı. Gerek donanımı, gerek yazılımı ile halen yeni versiyonlarına kıyasla fiyat performans krallığına kaldığı yerden devam eden bir saatten bahsediyoruz. Bu saat öncesinde gerek akıllı bileklikler, gerek akıllı saatler olsun başka ürünleri deneyim ettim, ve son ulaştığım noktada şimdilik oldukça mutlu hissetmekteyim... İnceleme gibi yapmak istemiyorum bu yazıyı, teknik özelliklerini irdeleyen onlarca yazı, video içeriği bulmanız zaten mümkün. Burada normal günlük bir kullanıcı gözünden neler gözlemlediğimi sizlere aktarmak istiyorum aslında... Buna da tasarımıyla başlarsak, tasarımı cidden çok şık. Ben gümüş rengini aldım ve kolda cidden bir aksesuar niteliği taşıdığı bariz şekilde ortada, paslanmaz çelik yüzeyi, parlak dönen çerçevesi, kaliteli ekranı ve bütünlüğü sağlayan tasarımıyla kolda çok hoş durduğunu söylemeliyim. Sadec...

E Bu Çok İyiymiş - Xbox 9.Nesil Oyun Kolu İncelemesi

Daha yeni sizlere bir yazı paylaştım, bu yazıda 2 adet imitasyon kol, ve hesaplı olmasına rağmen harika bir performansa sahip logitech oyun kollarını beraber her açıdan irdelemiştik. Şimdi, ben bu yazıyı yazdığımda f310 modeli 2 3 yıllık serüveninin sonuna gelmek zorunda kaldı, çünkü Lb tuşu bir düşürme sonucu çalışmaya devam etse de hissizleşti, yani basıp basmadığınızı anlamıyorsunuz ama bastırdığınızda bir şekil çalışıyor gibi düşünebilirsiniz. Ben de bunun sonrasında fellik fellik yeni oyun kollarını araştırmaya başladım. Önümde 2 seçenek vardı, ya ucuza yönelecektim ve geleceği pek düşünmeyecektim, ya da bir çılgınlık yapıp almışken tam alayım diyecektim. Yazının başlığından hangisini seçtiğim malum gibi 😅 Aldım kendisini, hemen ertesi gün kapıma geldi, ve evet taksitle aldım tekte ödeyecek maddi durumum yoktu maalesef :') Beklentim de, tamamiyle stabil her şeyi düzgün çalışan sorunsuz bir kol olmasıydı. Ve galiba da elde ettim, birkaç pürüz dışında en azından... Bu pürüzleri...

Devil May Cry Övüyorum! Evet Baya Baya Övüyorum.

Geçenlerde oturuyorum, kafama bir şey dank etti, ben bayadır devil may cry övmüyordum! Dedim böyle olmaz dengelemeliyim, bu yüzden bu blog gönderisini yazmaya karar verdim. Belki bu şekilde biraz rahatlarım ümidiyle. Bu seriyle alakalı o kadar çok anlatacak şeyim var ki, neyi anlatsam nereden başlasam inanın bilmiyorum. O yüzden ben en iyisi geçmişimden başlayayım. Nesin Ya Sen? Öncelikle seriyle alakalı hiçbir bilgim yok iken bir gün (Aşağı yukarı 2019-2020 civarları olması gerek) Dost Kayaoğlu beyciğim aracılığıyla oyuna denk gelmiştim, o güne kadar bırakın Hack and Slash nedir bilmek, aksiyon türüne öyle bağlılığım dahi yoktu. Fakat görünüşte "Hmm aslında hoş gibi" diyip Devil May Cry 4'e atladım. Girdiğimde, tek hatırladığım şey karakter havadayken ateş edince havada asılı kalmasıydı, çok garip dedim ve herhalde benlik değil diyerek kenara çektim. Sonrasında ilerleyen aylarda bir daha deneme aşkı doğdu içime, neden bilmiyorum oyun kendine çekiyordu beni sanki.  Birkaç...

Google Kamera ve Stok Kamera Uygulaması Farkı! (Dikkat Ciddi Farklar İçermektedir)

 Merhabalar efenim, bugün konuşmak istediğim konu google camera uygulamasının beni nasıl şaşırttığı konusu. Ben 1 yıldır Xiaomi Redmi Note 10 5G telefonunu kullanmaktayım, arka kamera sensörü olarak 48 mp f/1.79 1/2" sensörlü bir kamera var, ön kamerası da 8 mp f/2.0 şeklinde. Son 1 2 ay öncesine kadar kendi stok kamera uygulamasını kullanarak hayatıma devam etmiştim, ve birkaç saçmalığı saymazsak oldukça da memnun sayılırdım. Fakat bir gün kafama google kamera kurmak geldi ve o günden sonra nasıl büyük bir hata yaptığımı farkettim, aradaki fark dağlar kadardı! Ne gibi farklar olduğunu örnekler ile sizlere aktaracağım, özellikle birden fazla fotoğraf ve birden fazla durum örneği kullanmaya çalıştım ki, bu durumun şans veya rastlantı olmadığını sizlere gösterebileyim. Gece, gündüz, selfie, manzara, portre vb birden fazla örnek yer alacak. Fotoğraflar ile ilgili son bir bilgi vereyim, altında filigran olan ve telefonun isminin yazdığı fotoğraflar stok uygulamanın fotoğrafları, bir ş...

Kulaklık Seçimi Nasıl Yapılmalı?

 Özellikle ortamdan izole olmak, kendinle baş başa kalmanın her geçen gün daha da zorlaştığı günümüz dünyasında artık bunu yapmak için kulaklıklar eskisine nazaran daha kritik bir noktaya evrildi. Biraz gürültüden kaçayım, müziğin ritmine kendimi kaptırayım dediğinizde kulaklık ciddi manada önemli bir kıstas haline geliyor. Çok seçenek var bu türde, bu yüzden neyi neden seçmeli insanlar şaşırabiliyor, ya da şaşırmıyor umursamadan ucuzunu alıp geçedebiliyor. Bu yazının kulaklıklar ile alakalı kapsamlı bir rehber olmasını umuyorum ve başlıyorum. Şimdi öncelikle 2 seçeneğiniz var, ya kulak üstü, ya da kulak içi. Kulak üstü kulaklıklar genel manada büyüklükleri, taşınabilirliği ile çok günlük yaşam dostu gibi durmasa da, özellikle pasif izolasyonu, sahne genişliği ve sürücü boyutlarıyla sizi konser alanındaymış hissiyatına sokabilecek yegane türdeki kulaklıklardır. Kulak içi kulaklıklar genelde pratikliğiyle ve taşınabilirliğiyle ön plandadır. Başka iki seçenek de kablolu kablosuz ayrı...

Ya Bir Oyun İnsanı Ne Kadar Kendine Bağımlı Yapabilir Ki? (Vampire Survivors İncelemesi)

 Bugün konuşacağım konu lanet Vampire Survivors (Yazının kalanında VS diye hitap edeceğim kendisine) ve neden lanet olduğunu ise yazının sonunda pekala anlayacaksınız. Çünkü bu oyun hayat emici bir oyun ciddiyim, nedenleriyle anlatayım. Önce oyunun temelinde ne olduğuyla girişelim, bu oyun çok basit bir rogue like hayatta kalma oyunu, oyun size verdiği karakter ekipman ve özelliklerle kendinizi geliştire geliştire birden fazla haritada belli düşman dalgalarına karşı kalıp hayatta kalmanızı amaçlayan çok basit bir oyun aslında bakarsanız. Oyunda tek bir mekanik var, yürümek. Sizin yapabildiğiniz tek şey yürümek oyun gerisini kendi otomatik yapıyor. Bu basitlik kafa dağıtmalık bir oyun olarak ele alırsak güzel bir avantaj. Pekii oyunu ilk aldığınızda ne hissediyorsunuz sizlere bir bir anlatayım. Öncelikle oyuna girdiğinizde tek bir karakter gözüküyor, bir harita var ve öylece giriyorsunuz. Bu Mad forest denilen harita oyunun başlangıcı için çok zor bir harita bundan ötürü genelde 10-...