Ana içeriğe atla

Fifa 23, Ama Daha İyisi - FC 24 İncelemesi

 Fifa serisine olan bağlılığım çok uzun süre öncesine dayanıyor, aslında geçmişte daha çok Pes ile haşır neşir olmuş ve çocukluğumu Pes ile geçirmiştim. Çocukken kullandığım patates bilgisayarların sorunsuz yegane kaldırdığı oyun genellikle Pes oluyordu, Fifa biraz daha zorluyordu patetes bilgisayarlarımı. Özellikle Pes'in 2011 ve 2013 oyunlarıyla hatırı sayılır süre geçirmişimdir, geçmişte futbola olan tanışıklılığımın, bağlılığımın temellerini atan oyun serisiydi Pes. Fakaaat KONAMİ gerizekalıları Pes 2014 ile tüm o güzel anılarımın üzerinden yol silindiri ile geçtiler. Evet, animasyonlar daha iyiydi sonunda o kütüklük yoktu, ama böyle yarım bir spor oyunu daha görmedim hayatımda. Bu noktadan sonra Pes'ten uzaklaşma zamanım gelmişti, ben de Fifa'ya yöneldim. Arada Pes 2021 ile biraz  vakit geçirmeyi denedim, ama Fifa animasyonlarını mekaniklerini tadınca Pes benim gözüme artık mobil oyun gibi geliyordu. Belki bu benimle ilgilidir ama Pes 2021 belli sebeplerden benim tercihim olacak bir oyun olamadı. Fifa 14 ve 15 ile özellikle yine hatırı sayılır süre geçirdim, o zamanlar 15 yeni nesil geçişiydi ve benim Fifa 15 açacak bilgisayar almam yıllar sürmüştü, 10 15 fps falan çalışıyordu o yüzden 14'te takılı kaldım durdum, ya da Pes 13 ile devam ettim hayatıma onu da uzun süreler bırakamadım.

Sonrasında 3 4 yıl önce düzgün bir bilgisayar edindiğimde ilk iş Fifa 19 oynamak oldu, ve cidden harika bir oyundu Fifa 19. Hala da anılarımda o güzel anılarıyla, güzel müzikleriyle ve yılına göre çok iyi oynanışıyla benim unutamayacağım bir yere sahipti artık Fifa 19. Sonra sırasıyla 21 ve 22 ile de çok uzun süreler geçirdim, kısaca bu oyunlar da birbirinin benzeri, ama bir tık daha iyisi gibiydi. Elbette değişimler vardı, yapay zeka gelişiyordu, hatalar düzeltiliyordu ve komple olarak daha iyi bir oyun haline geliyordu fakat yeni oyun heyecanı yaşatmıyordu. "Fifa işte, aynı" diyip geçiyordunuz. 

Bu Fifa 23 ile kırıldı çünkü PC'de de yeni nesile geçildi, fakat oyunun da içinden geçildi. Tamam eyvallah animasyonlar oynanış falan çok daha iyi ama o optimizasyon nedir EA? Oyun oynanmayacak derecede kasıyordu, ne yaparsam yapayım düzelmiyordu dökülüyor oyunun optimizasyonu. 1050 ti kartımla Fifa 22'yi sorunsuz ultra ayarda oynarken 23'e geçince ne kadar dibe çekersem çekeyim ani fps düşüşleri, 2 3 saniyelik donma kasmalar, arayüzün ve akıcılığın yerin dibini boylaması gibi sebeplerle çekilecek bir oyun değildi. 4 5 saat anca oynayabildim, oynayamıyordum oyunu. FC 24 alasaya kadar da halen Fifa 22 ile devam ettim, 23'ü oynamaya artık niyetim kalmamıştı çünkü.

Ve bu yaşantılar sonrasında biraz araştırmayla optimizasyonun 23'e göre gözle görülür iyileştiğini söyleyen insanların da gazıyla FC 24'ü alayım, beğenmezsem bu sefer oynamaz iade ederim dedim ama, bu oyun bu sefer tam istediğim şey olmuş. Fifa 23, ama daha iyisi.

Uzun uzun yaşadıklarımı anlatmam birazcık da oyundan beklentimi ve bakış açımı anlamanız açısından yararlı olmuştur umarım, şimdi asıl konumuza geçiş yapabiliriz. FC 24 tam olarak beklediğim oyun olmuş dediğim gibi, iyi mekanikler, gelişmiş animasyonlar, ve biraz daha iyi optimizasyon.

Şimdi öncelikle şunu söylemeliyim, ben sadece kariyer modu oynayan birisiyim Fifa'da da Pes'te de hayatım boyunca tek bir online maçı atmayı denemedim dahi, bana online mantalitesi fazla uzak. Bunu göz önüne alarak değerlendireceğim, Ultimate Team'e kadın futbolcuların gelişi gibi konuları deneyim etmediğim için başkasının yorumunu kopyalamak da doğru gelmiyor, bu yüzden siz sadece online deneyime bakıyorsanız bu yazının geri kalanı size hitap etmeyebilir bilginize.

Grafiklerle başlayalım, özellikle çimen üzerindeki oyuncu etkileri, kale ağları fiziği, oyuncunun yüz forma detayları vs Fifa 22'ye kıyasla bir nesil üstte olduğunu kanıtlar nitelikte. Fakat 23 ile pek fark yok dediğim gibi 23'ün daha iyisi gibi bakacaksınız buna biraz. Ama asıl parladığı kısım bence animasyonlar, oyuncu animasyonları Fifa 22 ile kıyaslarsanız çağ atlamış bana kalırsa, oynanış daha ağır ve Fifa 22'de kolayca yaptığınız atakları artık farklı alternatifleri değerlendirerek yapmanız lazım. Oyunun her tarafında iyileştirme var bu konuda ve benim gibi Fifa 22'ye 250+ saat gömmüşseniz her animasyonu zerresine kadar ezberlediyseniz değişim sizi de oldukça etkileyecektir eminim. 23'te eklenen hypermotion ve power shots özellikleri de geliştirilmiş ve şutlar daha gerçekçi bir hissiyata kavuşmuş. Oyun bence oynanış babında bakarsanız Fifa 22'den kat kat daha başarılı, 23 ile de benzer ama 23'e kıyasla bir nebze oyun hızlandırılmış. FC 24 22'den yavaş, 23'ten hızlı bir oynanışa sahip gibi geldi bana çünkü.

Gelelim kariyer modu değişikliklerine, aynı Pes 2021'deki gibi varolan teknik direktörleri seçme özelliği gelmiş ki hoş olmuş bence, tüm takımların teknik direktörü var kısıtlama da yok. Ama asıl değişim oyun sistemi belirleme, antrenman ve maç öncesi hazırlığında olmuş. Oyun size kariyerinizin başında takımınızın ne tarz bir sistemde oynamasını istediğinizi soruyor, ve kadro sisteminize göre şekilleniyor. Topa sahip olma, kontratak, gegenpress, uzun top gibi klasik sistemler yer almakta ve kadro buna göre şekilleniyor bunun önemi ciddi manada artmış bu sene sevindirici bir durum kesinlikle bu. Biraz daha taktiksel olarak oyuna dahil ediliyorsunuz yani. 

Antrenmanda da artık tek tek antrenman programı belirlemiyorsunuz, onun yerine belli oyunculara kondisyon mu, performans ağırlıklı mı antrenman yaptırmak istediğinizi ayarlayabiliyorsunuz. Antrenman oynama kısmını da maç önüne yedirmişler, belli antrenmanları oynayarak oyuncularınıza geçici istatistik artışları sağlayabiliyorsunuz. Önemli bir maç öncesinde kullanışlı olabilecek bir özellik ve artık Gelişim sisteminin sizin antrenman oynayışına bağlı olmaması yine bence olumlu bir gelişme. Artık Gelişim sistemi onun yerine antrenör seçimine bağlanmış, oyunun başında her bir mevki grubuna (KL, DEF, ORT, FOR) ayrı antrenör seçerek onlar dahilinde çalıştırıyorsunuz. Bunları belli para miktarlarına tutuyorsunuz ve oyuncuların gelişimini ciddi oranda etkiliyorlar. Bence bu sistem antrenmanı sana oynatmayı zorunlu kılmasından çok daha mantıklı olmuş, artık antrenman oynamak isteğe bağlı geçici ödüller veren bir sisteme döndürülmüş.

 Maç öncesinde artık oynayacağınız rakibinizin istatistiklerini, oyun sistemlerini, kadrosunu inceleyebiliyorsunuz. Özellikle oyun sistemini görmek biraz daha taktiksel yaklaşmanıza olanak sağlıyor size, ne tarz bir oyun oynamanız gerektiğine dair ipucu niteliğinde oluyor. Yine aynı kısımdan anlattığım antrenman sistemiyle belli geçici bonus ödülleri alarak maç öncesinde oyuncularınızı  hazırlayabilir, oyuncu moralini yükseltmek için varsa hiçbir işe yaramayan boş diyaloglara sahip basın toplantılarıyla moral depolatabilirsiniz. 

Ben şahsen bu yeni sistemi sevdim, gerek oyun sistemi belirleme, antrenmanların oyuna yedirilişi, antrenör tutmak, maç öncesi rakip analizi gibi gibi yenilikler hoş olmuş bence. Tek başına oyun aldıracak yenilikler tabii ki değil, ama oyunu daha zevkli hale getirdiği de bir gerçek.

Oyunun müzikleri yine harika, bir EA klasiği olarak. Pes yıllar boyu ben kendimi bildim bileli 3 5 adam akıllı müzik, gerisi boş şarkılarla geçiştirirken EA her yeni oyununda müzik repertuarını geliştirdi ve yatırımını hiç kesmedi. Bu aynen devam etmekte, muhtemelen yine bir çok şarkıyı günlük hayatta da dinlemeye devam ederim önceki oyunlar gibi. Taraftar sesleri falan yine klasik ve iyi bence eksi tarafı da yok.

Ve gelelim beni delirten optimizasyon sorunu çözülmüş mü, KISMEN. Fifa 23'te oyunu oynatmayan saçmalık derecesi kasılmalar fps düşüşleri vs gitmiş, ama halen ayar kısmak gerekiyor akıcı oynanış için. 1080p düşük ayarlarda ancak 60 fps sabit gösteriyor oyun, güzel de duruyor halen evet ama grafik olarak bu düşüşü hakedecek gelişmenin halen olmadığı kanaatindeyim. Evet Fifa 22'den daha güzel duruyor, ama bu kadar fps düşürecek kadar değil. En azından o kasılmaların takılmaların olmaması oyunu oynayabilmemi sağlıyor, Fifa 23'ün yüzüne bakmak için sebebim kalmadı artık mutluyum. Oyun yalnız 2 kez maça giriş öncesinde beni attı ilk saatlerimde, şuan ama düzeldi gibi. Neden olduğunu bilmiyorum ama şimdilik başka olmadığı için herhalde sorun sayılmamalı.

Evet oyun böyleydi, Fifa 23 ama daha iyisi işte kısaca başka çok anlatacak bir şey yok oyunla alakalı. Kariyer modu gelişmeleri, 22 ile kıyaslarsak gelişmiş harika animasyonlar ve ağırlaşmış daha gerçekçi oynanış, gerisi bildiğiniz Fifa işte. 23 aldıysanız ve benim gibi kasılmasından oynayamadıysanız FC 24'e bir şans verin, ama çok yenilik beklemeyin. 22'den geçmek istiyorsanız ve bütçeniz yine el veriyorsa kesinlikle geçin çünkü arada ciddi bir fark bana kalırsa var bu noktada. Ama yani teknik olarak Fifa işte hepsi, 19'da dursam bile çok yadırgamazdım durumumu belki.

En Popüler Yazılarım

50 mp giriş seviyesi kameralar neden 48 mp giriş seviye kameralardan daha kötü?

 Evet bu konu birazcık benim pazarlama argümanlarına saldırım gibi olacak, çünkü insanları pazarlama yöntemleri ile kandırmanın peşindeler belli ki. Ortada şöyle saçma bir kanı var, aynı fiyat etiketindeki iki telefona bakıyor mesela Mehmet diye biri, Mehmet telefonlardan pek anlamıyor ve sayılara bakarak karar vermek istiyor. Birinde 48, diğerinde 50 mp kamera görünce matematik bilgisiyle 50>48 diyerek 50 mp kameranın daha iyi olduğu kanısına varıyor. Amma velakin detaya indiğimizde durum pek öyle değil. Öncelikle Sony'nin orta üst segmentteki telefonlarda kullanılan 50 mp sensörü konumuzun dışında, o sensör bambaşka bir kitleye hitap ediyor. Biz giriş ve orta seviyedeki telefonların sensörlerini baz alacağız. En basit örnek ile redmi note 10 ve redmi note 11 farkına göz atalım. Note 10 sensör olarak Sony IMX 582 48 mp'lik sensörünü kullanırken, Note 11 sensör olarak Samsung JN1 50 mp'lik sensörünü kullanıyor. Şimdi Mehmet olduğumuzu varsayarsak, Note 10 eski model 1 yı...

Anker Bu İşi Çözmüş! - Q30 İncelemesi ve Q10i Karşılaştırması

Aylar hatta yıllar boyu arayış içinde olduğum kulaklık serüveninde, kimi iyi kimi kötü kulaklıkları deneyim ettim ve şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki, arayışım sona erdi. Mükemmele en yakın kulaklığı galiba buldum bu sefer. Anker markasıyla tanışıklığım aslında kulaklık ile olmadı, bluetooth hoparlör ile oldu. Jbl go 2 modelinin 200 250 civarına satıldığı dönemlerde anker'in ona rakip bir bluetooth hoparlörü 120 liraydı. Ben de beklentiye girmeden yorumların da inanılmaz pozitif olmasıyla aldım ve sonuç, JBL HALT ETMİŞ! Sırf popülarite ve marka bilinirliği kullanılarak artık pek ekonomik olmayan jbl modelleri, üzerine artık ciddi bir rakibe sahipti anlaşılan. Bu hoparlör galiba o paraya alabileceğim en iyi hoparlördü çünkü, daha iyisi o dönemde yoktu imkansızdı olamazdı zaten hele ki o fiyata. Ses yüksekliği, bas performansı, boyutu gibi konularda her şekilde mükemmele yakın bir üründü. 3W hoparlörler arasında bence JBL ile zirve noktada gösterilmesi gerekti hatta. Fakat z...

Yapay Zeka Kapışması V2 - Copilot vs Gemini vs ChatGPT

 Ben ilk defa bu kapışmayı yapalı 2,5 ay geçti, ve bu sırada düşündüğümden çok daha fazla gelişme gördük. Ben de dedim ki, madem geliştiler bir daha kapıştıralım geleceğin asistanlarını. Bu sefer biraz puanlama tarafına da gireceğiz, ve sonda kategorileşmiş ve toplu halde kimin daha iyi olduğuna her yönden karar vereceğiz. Eski yazım için  Geleceğin Asistanları, Fakat Hangisi En İyisi? (ChatGPT vs Microsoft Copilot vs Google Bard) (alphardal.blogspot.com)  linkine tıklayabilirsiniz. Ama önce şuradan başlayalım, 2,5 ayda ne değişti? Copilot'un tasarımı elden geçirildi, GPTs denilen özellik hem ChatGPT hem de Copilot'a geldi, Copilot'a eklentiler dahil oldu, ChatGPT ile sesli konuşma özelliği geldi, Bard direkt olarak kimlik değiştirdi, modeli güncellendi ve tasarımı yine değiştirildi, yeni adı Gemini olan Bard'ın mobil uygulaması çıktı vs vs. Evet, bunların hepsi son 2.5 ayda oldu, ciddi manada sert bir kapışma var ortada ve tüm modeller birbirlerine ayak uydurma çabasın...

VIP Yapay Zekalar - Ücretli Yapay Zekalar Arasındaki Mücadele V3 (ChatGPT - Copilot - Gemini)

Bunu yapay zeka karşılaştırması V3 olarak da alabiliriz, ama bu seferki konuklarımız ücretli modeller. Hangisine para verilmeli, neler kazandırır para vermek, veya vermeden de hayata devam edilebilir mi? Tüm bu sorulara bu yazı sonrası cevap bulacağız hep birlikte. Bu seferki yazıda yine yapay zekaları ayrı ayrı değerlendirmeye çalışacağım, ve sonda da yine genel bir değerlendirmemiz olacak. (Başlamadan önce ek bilgi olarak düşeyim, maalesef Copilot Pro versiyonu elimde yok, ama ücretli de ücretsiz de aynı model kullanıldığından, sadece hız farkettiğinden çok etkiler bir durum olmayacak karşılaştırma için) Öncelikle eski kraldan başlayalım; Copilot Pro Dediğim gibi Pro versiyonu elimde yok, ama arayüzü olsun, kullanılan GPT 4 turbo modeli olsun durum pek farketmiyor zaten o yüzden karşılaştırmaya katabilirim diye düşünüyorum. Arayüzü hemen sizlere göstereyim; Bilindik arayüz halen devam etmekte, yukarıda dönen örnek promptlar ve görselleştiren resimler, altında 3 stil seçimi, onun da a...

Akıllı Saat Budur İşte - Samsung Galaxy Watch 4 Classic Uzun Kullanım Deneyimleri

 Yaklaşık 4 ay önce aldığım bu saat, benim şu ana kadar vazgeçilmez bir parçam olmayı daha şimdiden başarmış vaziyette, ki bunu yapması pek sürpriz sayılmamalı. Gerek donanımı, gerek yazılımı ile halen yeni versiyonlarına kıyasla fiyat performans krallığına kaldığı yerden devam eden bir saatten bahsediyoruz. Bu saat öncesinde gerek akıllı bileklikler, gerek akıllı saatler olsun başka ürünleri deneyim ettim, ve son ulaştığım noktada şimdilik oldukça mutlu hissetmekteyim... İnceleme gibi yapmak istemiyorum bu yazıyı, teknik özelliklerini irdeleyen onlarca yazı, video içeriği bulmanız zaten mümkün. Burada normal günlük bir kullanıcı gözünden neler gözlemlediğimi sizlere aktarmak istiyorum aslında... Buna da tasarımıyla başlarsak, tasarımı cidden çok şık. Ben gümüş rengini aldım ve kolda cidden bir aksesuar niteliği taşıdığı bariz şekilde ortada, paslanmaz çelik yüzeyi, parlak dönen çerçevesi, kaliteli ekranı ve bütünlüğü sağlayan tasarımıyla kolda çok hoş durduğunu söylemeliyim. Sadec...

E Bu Çok İyiymiş - Xbox 9.Nesil Oyun Kolu İncelemesi

Daha yeni sizlere bir yazı paylaştım, bu yazıda 2 adet imitasyon kol, ve hesaplı olmasına rağmen harika bir performansa sahip logitech oyun kollarını beraber her açıdan irdelemiştik. Şimdi, ben bu yazıyı yazdığımda f310 modeli 2 3 yıllık serüveninin sonuna gelmek zorunda kaldı, çünkü Lb tuşu bir düşürme sonucu çalışmaya devam etse de hissizleşti, yani basıp basmadığınızı anlamıyorsunuz ama bastırdığınızda bir şekil çalışıyor gibi düşünebilirsiniz. Ben de bunun sonrasında fellik fellik yeni oyun kollarını araştırmaya başladım. Önümde 2 seçenek vardı, ya ucuza yönelecektim ve geleceği pek düşünmeyecektim, ya da bir çılgınlık yapıp almışken tam alayım diyecektim. Yazının başlığından hangisini seçtiğim malum gibi 😅 Aldım kendisini, hemen ertesi gün kapıma geldi, ve evet taksitle aldım tekte ödeyecek maddi durumum yoktu maalesef :') Beklentim de, tamamiyle stabil her şeyi düzgün çalışan sorunsuz bir kol olmasıydı. Ve galiba da elde ettim, birkaç pürüz dışında en azından... Bu pürüzleri...

Devil May Cry Övüyorum! Evet Baya Baya Övüyorum.

Geçenlerde oturuyorum, kafama bir şey dank etti, ben bayadır devil may cry övmüyordum! Dedim böyle olmaz dengelemeliyim, bu yüzden bu blog gönderisini yazmaya karar verdim. Belki bu şekilde biraz rahatlarım ümidiyle. Bu seriyle alakalı o kadar çok anlatacak şeyim var ki, neyi anlatsam nereden başlasam inanın bilmiyorum. O yüzden ben en iyisi geçmişimden başlayayım. Nesin Ya Sen? Öncelikle seriyle alakalı hiçbir bilgim yok iken bir gün (Aşağı yukarı 2019-2020 civarları olması gerek) Dost Kayaoğlu beyciğim aracılığıyla oyuna denk gelmiştim, o güne kadar bırakın Hack and Slash nedir bilmek, aksiyon türüne öyle bağlılığım dahi yoktu. Fakat görünüşte "Hmm aslında hoş gibi" diyip Devil May Cry 4'e atladım. Girdiğimde, tek hatırladığım şey karakter havadayken ateş edince havada asılı kalmasıydı, çok garip dedim ve herhalde benlik değil diyerek kenara çektim. Sonrasında ilerleyen aylarda bir daha deneme aşkı doğdu içime, neden bilmiyorum oyun kendine çekiyordu beni sanki.  Birkaç...

Google Kamera ve Stok Kamera Uygulaması Farkı! (Dikkat Ciddi Farklar İçermektedir)

 Merhabalar efenim, bugün konuşmak istediğim konu google camera uygulamasının beni nasıl şaşırttığı konusu. Ben 1 yıldır Xiaomi Redmi Note 10 5G telefonunu kullanmaktayım, arka kamera sensörü olarak 48 mp f/1.79 1/2" sensörlü bir kamera var, ön kamerası da 8 mp f/2.0 şeklinde. Son 1 2 ay öncesine kadar kendi stok kamera uygulamasını kullanarak hayatıma devam etmiştim, ve birkaç saçmalığı saymazsak oldukça da memnun sayılırdım. Fakat bir gün kafama google kamera kurmak geldi ve o günden sonra nasıl büyük bir hata yaptığımı farkettim, aradaki fark dağlar kadardı! Ne gibi farklar olduğunu örnekler ile sizlere aktaracağım, özellikle birden fazla fotoğraf ve birden fazla durum örneği kullanmaya çalıştım ki, bu durumun şans veya rastlantı olmadığını sizlere gösterebileyim. Gece, gündüz, selfie, manzara, portre vb birden fazla örnek yer alacak. Fotoğraflar ile ilgili son bir bilgi vereyim, altında filigran olan ve telefonun isminin yazdığı fotoğraflar stok uygulamanın fotoğrafları, bir ş...

Kulaklık Seçimi Nasıl Yapılmalı?

 Özellikle ortamdan izole olmak, kendinle baş başa kalmanın her geçen gün daha da zorlaştığı günümüz dünyasında artık bunu yapmak için kulaklıklar eskisine nazaran daha kritik bir noktaya evrildi. Biraz gürültüden kaçayım, müziğin ritmine kendimi kaptırayım dediğinizde kulaklık ciddi manada önemli bir kıstas haline geliyor. Çok seçenek var bu türde, bu yüzden neyi neden seçmeli insanlar şaşırabiliyor, ya da şaşırmıyor umursamadan ucuzunu alıp geçedebiliyor. Bu yazının kulaklıklar ile alakalı kapsamlı bir rehber olmasını umuyorum ve başlıyorum. Şimdi öncelikle 2 seçeneğiniz var, ya kulak üstü, ya da kulak içi. Kulak üstü kulaklıklar genel manada büyüklükleri, taşınabilirliği ile çok günlük yaşam dostu gibi durmasa da, özellikle pasif izolasyonu, sahne genişliği ve sürücü boyutlarıyla sizi konser alanındaymış hissiyatına sokabilecek yegane türdeki kulaklıklardır. Kulak içi kulaklıklar genelde pratikliğiyle ve taşınabilirliğiyle ön plandadır. Başka iki seçenek de kablolu kablosuz ayrı...

Ya Bir Oyun İnsanı Ne Kadar Kendine Bağımlı Yapabilir Ki? (Vampire Survivors İncelemesi)

 Bugün konuşacağım konu lanet Vampire Survivors (Yazının kalanında VS diye hitap edeceğim kendisine) ve neden lanet olduğunu ise yazının sonunda pekala anlayacaksınız. Çünkü bu oyun hayat emici bir oyun ciddiyim, nedenleriyle anlatayım. Önce oyunun temelinde ne olduğuyla girişelim, bu oyun çok basit bir rogue like hayatta kalma oyunu, oyun size verdiği karakter ekipman ve özelliklerle kendinizi geliştire geliştire birden fazla haritada belli düşman dalgalarına karşı kalıp hayatta kalmanızı amaçlayan çok basit bir oyun aslında bakarsanız. Oyunda tek bir mekanik var, yürümek. Sizin yapabildiğiniz tek şey yürümek oyun gerisini kendi otomatik yapıyor. Bu basitlik kafa dağıtmalık bir oyun olarak ele alırsak güzel bir avantaj. Pekii oyunu ilk aldığınızda ne hissediyorsunuz sizlere bir bir anlatayım. Öncelikle oyuna girdiğinizde tek bir karakter gözüküyor, bir harita var ve öylece giriyorsunuz. Bu Mad forest denilen harita oyunun başlangıcı için çok zor bir harita bundan ötürü genelde 10-...